Haber

Ayhan Bora Kaplan’a iddianame: Şifreler neyi temsil ediyor?

İSTANBUL – Ayhan Bora Kaplan’ın kurduğu suç örgütü hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi. Şüphelilerin karıştıkları olaylara ilişkin açıklamalarının yanı sıra örgütün yapısı ve hareketlerine ilişkin kısımlar da dikkat çekti. Suç örgütünün Ayhan Bora Kaplan tarafından kurulduğu belirtilen iddianamede, örgütün yöneticilerinin Fethi Koyuncu, Memnun Ayaş, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ve Serdar Sertçelik gibi isimlerin olduğu belirtildi. Ateş etme, gasp, adam kaçırma, yağma ve cinayet gibi kabahatlerin işlendiğine dair ‘kuvvetli’ şüphelerin bulunduğu soruşturmada, suç gelirlerinin aklanmasına ilişkin de somut delillerin elde edildiği belirtildi. Hazırlanan iddianamede Ayhan Bora Kaplan ve diğer örgüt yöneticileri hakkında iki ağırlaştırılmış müebbet ve 169 yıldan fazla hapis cezası isteniyor.

İşte iddianameden öne çıkanlar…

‘2019-2020 SONRASI MALİ DURUMUNDA AÇIKLANMAYAN BİR ARTIŞ YAŞANDI’

Ayhan Bora Kaplan, Ankara’nın sokak satıcılarından biriydi. Kaplan, sokak satıcılığı yaparken nasıl bir anda gece kulüplerinden dokuma ve gıda firmalarına kadar pek çok işletmenin sahibi oldu? Kaplan Hata örgütü hakkında hazırlanan iddianameye göre, kendisi ve örgütün yöneticisi olan diğer 5 kişi hakkında 2019 ve 2020 yılından sonra açılan mali soruşturmalarda açıklanamayan bir artış olduğu görüldü.

KAPLAN SUÇ ÖRGÜTÜNÜN YAYILIMINI VE ETKİ GÜCÜNÜ ARTIRMA POLİTİKASI

İddianameye göre örgütün varlığını sürdürmek amacıyla kaygı yayan eylemlerde bulunduğu belirtildi. Dar ve geniş stratejik yaklaşımlar geliştirildiği, gelir elde etmek için çeşitli yerleri ve taksi duraklarını gasp ettiklerinin belirtildiği iddianame, örgütün anatomisi hakkında da geniş bilgiler veriyor. Örgütün etki alanının mekansal olarak genişletilmesi kapsamında Ankara’daki popüler eğlence mekanlarının işletmeciliğinin üstlenilmesi hedeflendi. Bu amaca hizmet edecek adımlar şu şekilde atılmıştır:

“Önce vale, otopark, dış güvenlik gibi işleri üstlenerek kendilerine yer edindiler, sonra işyerlerinden belli bir pay aldılar. Daha sonra örgütün baskıcı gücünü kullanarak işyerinin tüm yönetimini ele geçirdiler ve kendilerine iş vermeyen işyeri sahiplerine vale, otopark, dış güvenlik gibi işleri üstlendiler. Hatta örgüt üyeleri hep birlikte mekana giderek eğlenirken, daha sonra izin isteyerek işyerinde arbede başlattı. Bu durumda işletmenin diğer müşterilerin gözündeki prestijini zedeleyerek müşteri potansiyellerini kaybetmelerine neden olmuş, işletme sahipleri ise bu baskılara dayanamayıp vale, otopark ve dış güvenlik hizmetlerini istemeden vermek zorunda kalmışlardır. işin suç örgütüne; Böylece soruşturma kapsamında suç örgütünün mekânsal olarak genişlediği tespit edildi.”

‘AYHAN BORA KAPLAN’IN KURUDUĞU HATACI ÖRGÜTÜNDE 57 KİŞİ VAR’

Örgüt üyelerinin yıldırıcı niteliğinin devamını sağlamak amacıyla bir dizi eylemde bulunarak ruhsatsız başka silahları da yanlarında taşıdıkları iddianameye yansıdı. Hatta belgede, örgüt üyelerinin müşteki Erkan Doğan’a yönelik kötü muamele, tehdit ve baskıları kabul etmemesine rağmen iddianameye göre Doğan’a baskı yaparak şikayette bulunmasını engelledikleri belirtildi. . Doğan, gördüğü ‘kötü muamelenin’ ardından karakolda örgüt üyelerinin yanına gelerek, “Kardeşinizin selamını getirdim, alt katta arabada bekliyor, bir şey olmaz, yapma” dedi. Şikayet edin, gerisini bize bırakın.” Acıdan dişleri kırılan Doğan’ı söz verdiği karakolun otoparkında bekleyen kişinin Ayhan Bora Kaplan olduğu da tezler arasındaydı. İddianamede ayrıca örgütsel sisteme dahil olan toplam 57 kişinin tespit edildiği belirtildi.

POLİS MÜDÜRÜ 250 BİN DOLAR RÜŞVET İSTEDİ

Kaplan örgütü tarafından gözaltına alınan Erkan Doğan’ın iddialarına ilişkin Ayhan Bora Kaplan, 15 Temmuz darbe sürecinde aktif rol almakla suçlandığını söyledi. Kaplan, kendisinin bir suç örgütünün lideri olmadığını, 2017 yılında Albüm adlı işletmeyi yönetirken Alp Arslan isimli polis şefinin kendisinden 250 bin dolar rüşvet istediğini, kendisinin ise bu teklifi reddettiğini anlattı. Kaplan ayrıca asayiş şubesinde görev yapan Serdar isimli polis memurunun aylık 30 bin lira rüşvet istediğini ancak kendisinin bunu kabul etmediğini iddia etti.

‘KARDEŞ’ AYHAN BORA KAPLAN MI?

İddianameye göre şüphelilerin çoğunun birbirini tanımadığını söyledi. Ayhan Bora Kaplan’ı tanıyanlar, herhangi bir iş bağlantısının olmadığını, gezerek ya da seyyar satıcılık yaptığı dönemde tanıştıklarını söyledi. İfadelere bakılırsa kimse kimseyi tanımıyordu ve suça karışmamıştı. Ancak iddianamede yer alan görüşme kayıtları şüphelilerin örgüt üyesi olduğu şüphesini güçlendirecek niteliktedir. Şüphelilerin birbirleriyle yaptıkları görüşmelerde belirli aralıklarla Kızılay’da toplantılar düzenleyerek burayı nasıl ve nerede ele geçireceklerine dair planlar yaptıkları belirtildi. Örgüt üyelerinin ‘ağabey’ dediği kişi ise Ayhan Bora Kaplan’ı işaret ediyor. Öyle ki dövecekleri, tehdit edecekleri, rahatsız edecekleri işyerleri konusunda ‘ağabeylerinin’ talimatlarına göre hareket ediyorlar. İddianameye göre bu konuşmalar bir örgütün varlığına ve hiyerarşik bir yapıya işaret ediyor.

‘YÜZ ZAMANININ ŞİFRESİNİ ÇÖZEMİYORLAR’

İddianamede yer alan kasetlerde örgüt mensupları birbirleriyle yaptıkları görüşmelerde şifreli bir mekana yönelik planlarını anlatıyor. Konuşmalardan biri şu şekilde:

“Dört kişiyiz, daha fazla kişi almamız mı gerekiyor? Hayır, hayır bu kadar yeter”, “İş kolay, orada ne yapacağını biliyor musun? Balık; olağan olan antrenman, pratik, anlıyor musun?” ağabey; haftada beş yüz, araban geliyor arabana oturuyorsun; kardeşim, beni yanlış arıyorsun telefonla.” Hiç oynama, anladın mı? Annen baban ararsa aç, teyzen ararsa aç; bundan sonra Facebook’ta konuşacağız kardeşim; orada hiçbir şey yapmıyorlar, çözemiyorlar; Sivillere ve sivillere uyanın…”

İddianamede, örgüt üyelerinin “ağabey” dedikleri kişinin Kaplan olduğu, “küçük kardeş” dedikleri kişilerin ise örgütün yöneticileri olduğu belirtildi. İddianameye yansıyan örgütün şifreleri ve konuşmaları şöyle:

“Konu kelimesi, suç örgütünün işlemeyi planladığı suçları; ‘Bebe’ tabiri suç örgütü üyeleri için kullanılıyor; ‘Araba’ kelimesi silah anlamında kullanılıyor; ‘İşgal edilmiş’ kelimesi, suç örgütü üyelerinin silahlı olup olmadığı anlamında kullanılıyor; Suç örgütünün yöneticileri ve üyeleri, suç örgütünün işleyişini sağlamak amacıyla belirli periyotlarda bir araya gelmekte; “Görüşmeler gizlice yapıldı…”

RADYO İLE İLETİŞİM AÇIYORLAR

Ayrıca iddianamede, gizli tanık ifadelerinden yararlanılarak örgütün yapısının anlaşıldığı belirtilirken, incelenen diğer görüşme kayıtlarında da örgütün gizliliğe önem verdiği ve üyeler ile üyeler arasındaki iletişimin önemli olduğu kaydedildi. Dinlenme tehlikesini ortadan kaldırmak için yöneticiler radyo aracılığıyla yapılmıştır.

Suç örgütünün mağduru Erkan Doğan’ın korktuğu için ifade vermediği, başka bir olayda ise silahlı suç örgütünün kurucusu Kaplan’ın müştekiler Berke Kırıcı, Serhat Tümer ve Serdar’a ateş ettiği belirtildi. Hoşyiğit, suçun sorumluluğunu Erdoğan Kaplan’a yükledi. Ayrıca Burak Kapucu ve Ersoy Yahya tarafından hata delillerinin gizlendiği, örgüt üyesi Semih Arslan’ın gerçeğin ortaya çıkmasından korktuğu için kasten öldürüldüğü, bunun anlaşıldığı belirtildi. Suç örgütü, olaylar kapsamında gizliliğe saygı gösterdi: “Gizlilik, açıklama delilleriyle de kanıtlandı.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort